Hedefimiz İhracat

0
983
hedefimiz ihracat samet şahin

Hedefimiz 2023, Hedefimiz İhracat

HEDEFİMİZ İHRACAT

Hedefimiz İhracat …2023 ihracat hedefleri geçtiğimiz son beş yılda çok kez kamuoyuna deklare edildi ve 500 milyar dolar ülkemizin 2023 ihracat hedefi olarak kayıtlara geçti.

Ülkemizin dış politikasını neden şuan ki yönde şekillendirmek zorunda olduğunu, fazlaca farklı sebeplerden en çok sektörümüzü ilgilendiren husus olan ihracat kalemi üzerinden ele alıp, çok hedefler arasından dış politika ile ilgili reel hedefimize dikkatlerinizi çekmeye çalışacağım. Özetle bir sentez tadındadır…

Türkiye İhracatçılar Meclisi 2016 İhracat Verileri

TİM’in yayınladığı bilgilere göre, 2016 yılında ülkemiz, ihracat hareketliliğinde 2015’e göre % 0,84 lük bir daralma yaşadı. [1]

Ülkemizin dünya ticaretinden aldığı pay ise 2016 son rakamları % 0,89 olarak açıklandı. Yüzdenin dolar bazında ki karşılığı 142,6 milyar. Dünyanın ticaretinin ihracat pastasının dolar bazında karşılığı ise 15 trilyon.

Türkiye’nin dolar bazında 2017 ihracat hedefi 155 milyar.

2023 ihracat hedefi ise dolar bazında 500 milyar.

İşte bu noktada dikkatlerinizi çekmek istiyorum! Her sene için ihracatta yaklaşık %22 lik bir genleşme hedefinden bahsediyoruz. İşte bu Türkiye’nin hedefi…

Yıl Hedef / milyar dolar
2017 155.00
2018 189.10
2019 230.70
2020 281.45
2021 343.36
2022 418.90
2023 511.05

Aksi düşünüldüğünde bu hızla bu hedefe ulaşabilmek çok kolay görünmüyor. Bu sebepten dolayı hedefte küçülmeye gidelim, hedefi değiştirelim şeklinde sesler duymak çok anormal olmamakla birlikte, inanmışlığın ötesinde bir azimle hedefimizden kesinlikle taviz vermeyeceğiz şeklinde bir kararlılıkla duruş sergilemekte takdire şayandır…Bu iki duruşun arasında ki farkın vatanseverlikle doğru orantılı olduğu elbette söylenemeyebilir fakat ikincisinin ilkinden daha fazla inanmışlık barındırdığı kesinlikle ifade edilebilir…

Dünya ticaretinin ortalama %5 lik bir kısmından pay alabilmek ülkemiz ve sektörümüz adına göz ardı edilemeyecek, ülkenin ve vatandaşların refahı için de bu misyona hizmet edecek markalaşma, makine, ekipman, insan kaynağı, enerji vb. lojistik etkenlerinde devlet eliyle yatırımcılara, üretiminin %60-%90 lık kısmını ihraç eden üreticinin üretim kapasitesini arttırmasına ya da ihracat yapmayı hedefleyen üreticiye üretim kalitesini arttırmasına destek vermeli ve bu aşamada bürokratik, diplomatik tüm zorlukları ortadan kaldırması da gerekmektedir.

 
Destek Dağıtıcı Kuruluşlar, Bankalar ve Yaşanan Problemler

Kosgeb, Kalkınma Ajansları, TKDK vb. kurumların verdiği destekleri işim gereği ve sektörüm adına yakından takip etmekteyim. Bu kurumlar aracılığı ile bakanlıkların vermiş oldukları desteklerin, destek alma süreçlerinde yaşanan en büyük problemleri üç ana başlıkta toplamakta fayda görüyorum.

Bunlar;

Destek dağıtıcı kurum kaynaklı sorunlar,

Bankalar kaynaklı sorunlar,

Yatırımcı kaynaklı sorunlar

Yatırımcımız yatırımıyla ilgili projesini hazırlamış ve projesinde ki amacını; makine parkuruna yapacağı kaliteli ekipman yatırımı ile, üreteceği ürünlerin katma değerini arttıracağından ve istihdamla birlikte de ihracatını, satış rakamlarının %90 ını gibi ciddi seviyelere yükselterek, ihracat ile ilgili net cirosunu da doğrudan katlayarak arttıracağını da proje girişinde özetlemiş…

Ülke ihracat hedefine doğrudan hizmet edebilecek bu tür projeler desteklenmeli mi?

El Cevap: Bu tür projeler desteklenmeli! Desteklenmekle kalmamalı, hayata geçirilmesine engel tüm olumsuzluklar ortadan kaldırılmalıdır.

“Yıl 2023 hedef 500 milyar dolar” stratejisi zorlu bir durumdayken, emperyalistler memleketin dört bir yanını kuşatma telaşı içine düşmüşken, devlet bu tarz projeleri aklı selim bir şekilde desteklemeli ve yatırımın doğru bir şekilde kullanıp kullanılmadığını da takip etmelidir. Millet ise devletin bu adımına karşılık vermeli: üretmeli, üretmeli ve üretmelidir.

Projesi destek hakkını kazanmış ilk aşamayı geçmiş firmaların, devlet içinde öbeklenmiş ve senelerden beri devletin kanını emen, oksijenini heba eden “bugün git yarın gel” cilerin bitmeyen bürokratik, kırtasiyecilik işlerinden dolayı, bezmeleri ve yaka silkmeleri neticesinde güzelim yatırım fikirlerinden yatırımcıların vazgeçmeleri ile neticelenmektedir. Bu ne yazık ki acı durumlardan biridir ve 2016 da bize geri dönüşü ihracatta % 0,89 luk bir daralmadır.

Memleketin ihracat hedeflerini yakalayamamasının nedenlerinden biri olan yatırımların zamanında ve doğru bir şekilde yapıl(a)maması ve bununda sebeplerinden birinin “bugün git yarın gel” ciler olduğunun da altını çizerek vurgulamakta sektörümüz adına fayda görmekteyim.

Tabi ki burada devlet kurumlarında hakkı ile işini yapan memurları tenzih ediyorum.

“bugün git yarın gel” ciler devlet içerisinde ki bir güruh, bir topluluktur. Devletin hızlıca kademelerini bu anlayıştan arındırması ve dinamik, genç, sorgulayan fakat sorgularken de üreten nesillerle kadrolarını yenilemeleri gerekmektedir. Türkiye hızlı bir şekilde üretim kapasitesini arttırmalı, yatırımlarını hızlandırmalıdır!

 

Ülkemizin Şuan İçinde Bulunduğu Pozisyon

Komşularla sıfır sorun politikasının 2023 te ki karşılığı 500 milyar dolar ihracat olarak şekillenecekti ki… Türkiyenin bu planını bozmak isteyenler orta doğuyu bir yangın yerine çevirerek ülkemizi de bu yangınla birlikte ateş çemberine alacak ve yakın markajla birlikte memleketi kendi içine hapsederek dışarıyla bağlantısını tamamen kesmek için ellerinden geleni yapacaklardı. Nitekim denediler ve 15 temmuz 2016 nın hemen sonrasında mecmua kayıtlarına geçecek, unutulmaması gerekli olan ve durumun vahametini özetleyen satırlardan bazıları da şöyleydi;

“İngiliz Sunday Ekspress gazetesi İngiliz hükümetinin ikinci bir askeri darbe endişesi ile SAS birliklerini Türkiye’de ki İngiliz vatandaşlarını kurtarmak maksadıyla operasyon öncesi Güney Kıbrısta hazır bekletiyor, bilgisini veriyor.” [2]

 

Eğer şayet İngilizlerin bir bahaneyle memleket topraklarına girmesi gibi bir durum söz konusu olsaydı ki biz biliyoruz, diğer tüm emperyalist güçler de farklı bahanelerle ülkemizin farklı bölgelerine konuşlanacaklardı. Bu ne kadar da vahim bir durum olurdu bu topraklarda yaşayan insanlar için…

Tüm bu olumsuzlukları ve bu olumsuzlukları nasıl atlattığımızı düşündüğünüzde ihracatta ki daralmaların esasında sizi çokta etkilemeyeceğini ve tüm olumsuzluklara rağmen konulan bu hedefe yürürken kimsenin size ciddiyetinizi kaybettiremeyeceğini de hissedeceksiniz, göreceksiniz.

Devlet 500 milyar dolar ihracat hedefini gerçekleştirmek için orta doğu Türkiye dedi, Türkiye orta doğu dedi ve emperyalist merkezli bir Ortadoğu algısına yıkarak Türkiye merkezli bir Ortadoğu mücadelesine girişti…

Bugün Türk askerimiz bu yüzden El Bab’da sükuneti sağlamak adına kahramanca mücadele veriyorsa o toprakları sömürme kaygısı güttüğü için değil, emperyalist güçlerin oralarda bulunmasının alt yapısını hazırlayacak terör örgütlerinin söz konusu coğrafyadan kökünün kazınması içindir… 1 kg. şeker veremeyecek komşu bulamayan bir ülkenin 500 milyar dolar ihracat yapması tamamen bir hayaldir…Ortadoğu da verilen mücadelenin asıl sebeplerinden biri de budur.

 

Kaliteli Büyüme, Markalaşma

Coğrafyası huzurlu bir Türkiye hayal edelim…

2023’de 500 milyar dolar ihracatın ötesini hayal edin.

Bizler, üreticiler yeter ki kaliteden ödün vermeyelim, yeter ki büyümeyi hedefleyelim zira kaliteli büyüme arzusu beraberinde ihracatı da geliştirecektir, yerli üreticinin tüm dünyada rekabetini arttıracaktır.

 

Eğer büyüyen Türkiye’ye hizmet etmek istiyorsak ve Türkiye ile birlikte büyümek istiyorsak markalaşma ve bilim adına çalışmalarımızı yoğunlaştırmalıyız. Alanında uzman personel yetişmesi için çalışanlarımızı yönlendirmeliyiz, teşvik etmeliyiz…

Üretmeliyiz, ortaya bir ürün, bir hizmet sunmalıyız ve ürünlerimize ihraç edilebilir bir kimlik kazandırmalıyız. Özetle markalaşmalı ve marka ürünler ortaya koymak zorundayız.

İç Piyasada ki Yanlış Rekabet Algısı ve Neticeleri

Sektörü zor durumda bırakabilecek rekabet şartları oluşturacak bilinçsizce adımlar atmamalı, fiyat avantajımızı tüm Avrupalılara karşı kullanabilmeli fakat kalite noktasında da Avrupalılar kadar iddialı olabilmeliyiz…Kalite ve fiyat oranında ki avantajımızı Çin ve çinvari ülkelere karşı kullanabilmeliyiz…

“aldığın fiyatın altında vereceğim abi” mantığıyla ticaret yapan bir anlayışın 500 milyar dolar ihracat hedefine hizmet edebilmesi kesinlikle ihtimal dahilinde değildir ve bu tutum profesyonel işletmecilikle bağdaşmayan bir tutumdur. Standardı olmayan bu duruş firmaların kendilerine, kendilerine gönül vermiş çalışanlarına yaptığı en büyük ihanet olarak da kimilerimizce yorumlanabilir. Nitekim bu tarz firmalar kısa vadede iflas, ünvan değişikliği gibi ciddi sorunlarla karşılaşmak zorunda kalacaklardır.

İç piyasamızda fiyatta iddia, fiyatta rekabet, tehlikeli olmakla birlikte, orta vadede sektörde ki birçok hesapsız firmanın batışına sebep olabilecek ve bu batışlar en başta sektörün sekteye uğramasına sebep olacaktır. Bizim anlayışımızda rekabet kalite de olur, satış sonrası hizmetlerde olur. Bu iki nüansta iddia beraberinde başarıyı ve teveccühü de getirecektir.

Üretimin en büyük amacı insanlığa faydalı olmaktır, istihdam oluşturmak, ihracat yapmak ve bu unsurlarda devamlılık şarttır, elzemdir. Bunların hiçbirinin sekteye uğratılmadan işletmeciliğinin yapılması ise bir sanattır.

Bu memleketin sanatkârlara ihtiyacı vardır…

Kaynak

[1] TİM, http://www.tim.org.tr/, (E.T: 22.01.2017)

[2] “SAS troops poised to EVACUATE Britons from Turkey amid fear of SECOND military coup”, Daily Express, 26th July 2016

http://www.express.co.uk/news/uk/692730/SAS-troops-poised-to-EVACUATE-Britons-from-Turkey-amid-fear-of-SECOND-military-coup

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]